Bayramlar, birliğin ve beraberliğin pekiştiği, dargınların barıştığı, kavuşmanın ve hasretleri dindirmenin daha da anlam kazandığı, manevi sorumlulukların ön plana çıktığı özel günlerdir.

Bu yıl da sevdiklerimizle bir araya gelemedik, kucaklaşamadık. Ancak ayrılığın sağlık, sıhhat ve huzur içinde gerçekleşecek nice buluşmalar için bir zorunluluk olduğunun bilincindeyiz.

Dijital ortama bağlı kalmış olsak da gönülden gönüle kurulan köprülerimizle bayramlaşmanın güzelliğini hep birlikte yaşıyoruz.

Ancak İslam Coğrafyası maalesef kan, şiddet ve teröre maruz kalmaya, acılar çekmeye devam etmektedir.

Ramazan Bayramı öncesinde bütün dünyanın gözleri önünde Filistinli Müslüman kardeşlerimize uygulanan zulüm milletimizi ve bütün Müslümanları acıya boğmuştur.

İsrail tarafından kutsal emanetlere, inanca, kültüre ve değerlerimize yapılan saygısız ve küstahça saldırılar kesinlikle kabul edilemez.

Her fırsatta insan haklarından ve adaletten dem vuran batı, konu Müslüman hakları olduğunda bir anda dilsiz, konu İsrail’in silahsız sivillere uyguladığı şiddet olduğunda bir anda kör, konu binlerce yıllık insanlık mirasının en değerli kutsal emanetlerinden Mescid-i Aksa’ya yönelik gerçekleştirilen İsrail barbarlığı olduğunda bir anda sağır kesilmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde her zaman olduğu gibi mazlumun yanında, zulmün karşısında yer alma sorumluluğumuzdan asla ödün vermedik.

Haksızlık karşısında susmadık, susmayacağız.

Bu duygu ve düşüncelerle Ramazan Bayramı’nda bütün insanlığa barış ve mutluluk diliyor; gönül ve kültür coğrafyalarımızda yaşayan bütün Müslüman kardeşlerimizin mübarek bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.